workplace

‘Yeni İş & Yeni Kurallar’ Steelcase Flex ile yeniden tanımlandı.

Firmalar, tüketicilerin neye ihtiyaç duyduklarını anlama yarışındalar. Rakiplerinden daha yenilikçi, daha fantastik ve yaşamı değiştiren bir şeyler sunmak en büyük hedefleri. Bu yüzden yöneticiler odaklarını ekiplere yönelttiler; yenilikçiliği teşvik etmek ve sunabilecekleri farklı düşünce ve yaratıcılığı sağlamak için bir kültür inşa etmek birinci öncelikleri.

Steelcase tarafından yürütülen yeni bir araştırmaya göre, insanların % 90’ı yeni ve daha iyi fikirler oluşturmak için işbirliğinin şart olduğunu söylüyor. Benzer şekilde yöneticilerin de % 93’ü başarılı bir fikir üretmek için işbirliğinin gerekli olduğuna inanıyor. İşbirliğinin arttırıldığı bir çalışma prensibini benimsemek günümüzde daha da önem kazanmakta.

Steelcase araştırmacıları ve tasarımcıları 20 yıldan fazla bir süredir işbirliği üzerinde çalışıyorlar. Son zamanlarda yaşanan, yeni bir tür ekip çalışmasına doğru makro kaymayı anlamak adına Kuzey Amerika, Orta Doğu ve Avrupa’daki yüksek performanslı ekipleri inceleyen Steelcase, iki baskın iş türüne odaklanmış ekiple karşılaştı:

Yeni Fikir Üretimi: Yeni ürün, hizmet ve çözümleri hayal etmek ve yaratmak.
Kusursuz Uygulama: Hızlı ve öngörülebilir şekilde pazara fikir üretmek ve geliştirmek.

Odak alanlarının ne olduğuna bakılmaksızın, bu ekipler karmaşık sorunları çözme ve işi daha hızlı yapma konusunda baskı altındalar. Bireyler, genel takıma katkılarındaki önceliklerinde aşırı işbirlikçiler. Araştırmamızda gördük ki, günleri hiç bitmeyen bilgi ve fikir alış verişiyle dolu, ekip içi öğrenmeyi harekete geçiren, meraklarını ve müşteriyle olan bağlantılarını geliştiren birçok çalışan var. Hızlı yineleme döngülerinde işleyen işler birbirine bağlılar ve projeler akıcı bir forma sahip. Bu karşılıklı bağımlılık ve hız, temel olarak, eski takım kavramından farklı.

Yeni Takımların Farkı Ne?

Bu ekiplerin çoğu, çalışmalarını yapılandırmak için tasarım düşünme metodolojilerini ve çevik davranışları benimsemiş durumdalar. Birçok ekip, daha hızlı hareket etmelerine ve müşterileriyle daha yakın olmalarına yardımcı olmak için günlük stand-up, sprint ve atölye çalışmaları gibi uygulamaları kullanıyorlar. Bu etkinlikleri ve davranışları anlayarak, bu ekiplerin yeni şekillerde çalışmasına yardımcı olacak alanlar tasarlayabiliriz.

Yaratıcı problem çözme, tasarım odaklı düşünme metodolojisi fiziksel ve bilişsel olarak aktif bir yapıya sahiptir. İnsanlar ayakta durur, oturur, çizer, hareket ettirir ve malzemeleri ve nesneleri hareket ettirir. ‘Yeni İş’ artık çok daha dinamik ve hızlı. Bu yüzden de ekipler, atölye çalışmalarına liderlik etmek, beyin fırtınası yapmak, duvarları ve yazı tahtalarını içerikle doldurmak ve fikirlerini paylaşmak için bir araya gelmekteler. Ekip üyeleri birlikte oturuyorlar ve böylece gerçek zamanlı olarak birbirleriyle etkileşime girebiliyorlar, uyum kuruyorlar ve daha hızlı çalışıyorlar. Ayrıca, odaklanmak, bilgileri özümsemek ve kendi fikirlerini işlemek için gruptan çekilme anlarına ihtiyaç duyuyorlar.

Çevik Dönüşüm

Çeviklik, başlangıçta yazılımcıların geliştirdiği ve şimdi hız, esneklik ve müşteri odaklılığı arttırmak için birçok endüstri tarafından kullanılan bir dizi değer ve ilkeyi kapsayan bir kavram. Çevik ekipler, çalışmaların hızlı bir şekilde yürütülmesi, ilerlemenin izlenmesi ve iş akışını yeniden düzenlemesi için bir dizi faaliyet yapılandırırlar. Uygulamaları günlük stand-up toplantıları, çift tabanlı çalışma, sprint incelemeleri ve sprint retrospektiflerini içerir. Bu ekipler sürekli olarak çalışma modları arasında geçiş yaparak, tek başına ve işin gerektirdiği şekilde birlikte çalışırlar.

Peki Yeni Takımlar Ne İstiyor?

Steelcase araştırmacılarına göre, şirketler ekiplerini daha iyi hale getirmek için bu 3 şeyi göz önünde bulundurmalı:

Takımlar için bir “ev” inşa et çünkü ekip alanının rolü sadece çalışmanın kendisini desteklemesi değildir, aynı zamanda insan boyutuyla ilgilidir.
Süreç yönetimi için “esnek bir alan” oluştur çünkü ekipler, süreçlerine ayak uydurabilen ve akışlarını devam ettiren dinamik bir alana ihtiyaç duyarlar
Takımları güçlendirin çünkü ekipler, bireysel tercihler ve proje ihtiyaçları ile hızlı bir şekilde başa çıkmak için çevreleri üzerinde kontrole ihtiyaç duyarlar.

‘Steelcase Flex’ ile Tanışın

‘Steelcase Flex’ çalışma hayatına yeni bir soluk getirmek amacıyla Steelcase araştırmacılarının, yeni çalışma hayatına ilişkin analizlerini derledikleri ‘Yeni İş & Yeni Kurallar’ makalesi ışığında geliştirilmiş bir koleksiyondur. Koleksiyon, kendi başlarına iyi çalışan entegre bir ürün ailesi olduğu kadar, tüm koleksiyonun farklı türlerde ekip alanları oluşturmak için birlikte en iyi şekilde çalışmasını sağlayan akıllı ve düşünceli detaylarla tasarlanmıştır.

Koleksiyonun ilkeleri ekiplerin güçlendirilmesine, mekanların talep üzerine değişikliğe adapte olabilme esnekliğine, iş akış sürecinin takip edilebilirliğine, her tür ekibe uyumluluğa, çoklu çalışma modellerini destekleme kapasitesine, dinamik takım komşuluklarına, mobil olabilmeye, ‘wellbeing’i herkes için gerçeklemeye, mahremiyetin korunmasına, yüksek performans sağlamaya ve teknolojik olarak en yeniyi kullanmaya dayanmaktadır.

Steelcase Flex koleksiyonu, ekiplere, talep üzerine yeniden düzenlenebilecek alanlar yaratırken, kişisel tercihler ve proje ihtiyaçları için doğru olan mekanlar ve ortamlar yaratma konusunda güç vermektedir. Küçük çaba ile ekip tarafından talep üzerine uyarlanabilen koleksiyon kendiliğindenlik için tasarlanmıştır – farklı günlük aktiviteler arasında bir beyin fırtınasından bir atölyeye veya stand-up’tan sprint incelemesine geçmeyi kolaylaştırır.

Çalışma sürecini görünür ve takip edilebilir kılan Steelcase Flex, ekiplerin çalışmalarını nereye giderse gitsinler, oluşturmaları, paylaşmaları ve taşımaları için geniş fırsatlar sunmaktadır. İnsanlar işten etkinliğe geçerken tam doğru ortamı yaratabilen koleksiyon, bireyin görüşünü kaybetmeden ekibin ihtiyaçlarını karşılayarak, çoklu çalışma modlarını olanaklı kılmaktadır. Hiper-işbirliğine dayalı ekiplerin değişen etkinliklerini ve davranışlarını destekleyen Steelcase Flex, sunduğu konfor ve mobiliteye uygun yapısı ile çalışanlar için mutlu bir iş hayatı vaat etmektedir.

Günlük aktiviteler kadar hızlı hareket etmek için tasarlanmış yüksekliği ayarlanabilir masa, sadece tek bir kabloyla hareket etmenizi sağlayan tek kordonlu entegre teknoloji, gizlilik veya mütevazı tercihler için ve tek veya çift kullanımlı olarak konumlandırmanıza izin veren üstü kavisli ekranlar bunlardan sadece birkaçı.

 

Read more

Yeni İş. Yeni Kurallar.

Hiper-işbirliğinin ekip çalışmasını ve ‘ben’i nasıl yeniden tanımladığı üzerine…

En iyi iş yerlerinin, ekibin kolektif ihtiyaçlarını desteklerken, aynı zamanda bireylerin ihtiyaçlarını da besleyecek şekilde tasarlanması gerekiyor. ‘Yöneticinin sana ne dediğini unut!’ mottosuyla yeni iş yapma biçimlerini aktardığımız yazımızın özeti şöyle: “Takım”da bir “Ben” var.

Neden takımlar? Neden şimdi?
Hız, karmaşıklık, yapı bozumu; hayatta kalmak ve büyümek için şirketlerin her gün başa çıkması gereken şeyler bunlar. Şirketler yenilik yapmak zorundalar – ve bu da yeni bir işbirlikçi ekip türünü besleyen bir kültürü gerektiriyor. Takım halinde çalışan insanlar daha hızlı inovasyon yapar, daha iyi sonuçlar elde eder ve daha yüksek iş memnuniyeti bildirirler. Aslında, işyerinde işbirliğini teşvik eden şirketlerin yüksek performans gösterme olasılıkları beş kat daha fazla ve daha karlı bir tablo çiziyor.

Buna karşılık, takımlar her zamankinden daha hızlı hareket etme baskısı altında. En yüksek performanslı takımlarda durum farklı. İşleri hakkında çok az şey geçmişte yaptıklarını andırıyor. Bu yeni ekipler sürekli işbirliği yapıyor. Günleri, hızlı bir yineleme döngüsünde çalışan, hiç bitmeyen bir bilgi ve fikir alışverişiyle dolu. Görevleri birbirine bağımlı ve projeleri akıcı bir nitelik sergiliyor.

Peki bu yeni ekip çalışması her zaman yaptığımızdan farklı mı? Yüzme takımı ile basketbol takımı arasındaki farkı düşünün. Yüzücüler kendi şeritlerinde kalırlar, ancak basketbol oyuncuları sürekli etkileşimde bulunur ve geçiş yaparlar, kazanmak için birbirlerine güvenirler. Bugün takımların da bunu yapması gerekiyor – hızlı bir akışa sahip olmak, ekip üyeleri arasında zıplamak, birbirlerinin fikirlerini yineleyerek geliştirmek gerekiyor. İşin ilerlemesini sağlamak için herkes sorumluluk alımak ön koşul.

Yeni Bir İş Türü
Günümüzde birçok ekip, çalışmalarını yapılandırmak için tasarım düşüncesi metodolojilerini ve çevik davranışları benimsemekteler. Faaliyetlerini ve davranışlarını anlayarak, bu ekiplerin yeni şekillerde çalışmasına yardımcı olacak alanlar tasarlamak mümkün.

Tasarım Odaklı Düşünme
Yaratıcı problem çözme için bir metodoloji öneren tasarım odaklı düşünme yaklaşımı fiziksel ve bilişsel olarak aktif olmayı yapısında barındırıyor. Ekipler, atölye çalışmaları ve beyin fırtınası yapmak, duvarları ve yazı tahtalarını içerikle doldurmak ve fikirlerini paylaşmak için bir araya geliyorlar. Ekip üyeleri birlikte oturarak iletişimde kalıyorlar ve daha hızlı çalışıyorlar. Ayrıca, odaklanmak, bilgileri özümsemek ve kendi fikirlerini işlemek için gruptan çekilme anlarına ihtiyaç duyuyorlar. Yapılan işler bağlamında çalışanlar, ayakta duruyorlar, oturuyorlar, çiziyorlar, malzemeleri ve nesneleri hareket ettiriyorlar. Yapılan işi dinamik ve hızlı kılan da bu işleyişin kendisi.

Çevik
Çevik, yazılım geliştirmeden elde edilen süreç odaklı bir metot olarak hayatımıza girdi ve şimdi hız, esneklik ve müşteri odaklılığını geliştirmek için birçok endüstri tarafından kullanılmakta. Çevik ekipler, çalışmalarını hızlı bir şekilde yürütülmelerine, ilerlemenin izlenmesine ve iş akışını yeniden düzenlemelerine yardımcı olacak bir dizi faaliyet yapılandırmaktalar. Uygulamaları günlük standup toplantıları, çift tabanlı çalışmalar, sprint incelemeleri ve sprint retrospektiflerini içermekte. Bu ekipler sürekli olarak çalışma modları arasında geçiş yaparak, gerektiğinde tek başına ya da birlikte çalışmaktalar.

kaynak: https://www.steelcase.com/teams/

Read more

Konforlu ve Verimli Ofisler Nasıl Tasarlanır -2

“Konforlu ve Verimli Ofisler Nasıl Tasarlanır” sorusunun yanıtlarını aradığımız yazı dizimizin 2. bölümünde ortak kullanım alanlarına odaklanıyoruz.

Jump Space

‘Jump Space’, gün içinde çok kısa bir süre için kullanılan, etkinlikler arasındaki geçişleri desteklemek için kolay erişilebilir konumda olan çalışma alanlarıdır. Bu nedenle, ‘peyzaj’ içinde yüksek insan akışı olan veya hareketli kavşaklara yakın yerlerde bulunurlar. ‘Jump Space’, farklı birimlerden veya başka türlü karşılaşmayan ekiplerden insanları birbirine bağlamaya yardımcı olabilir. Rahat koltuklar ve farklı yüksekliklerde masalar ile yapılandırılabilir.

 

Group Work: Clubhouse

Clubhouse’, genellikle uzun vadeli bir proje için görevlendirilen bir takıma ait olan bir çalışma alanıdır. Çeşitli sabit, mobil, kişisel ve uzak teknolojiler kullanarak insanların görevler ve etkinlikler arasında kolayca ve sezgisel olarak hareket etmelerini sağlayan, çeşitli bireysel ve grup çalışma noktalarından oluşan ‘Clubhouse’, içindeki yakınlığı ve kişisel kimliği koruyarak, verimliliği arttırmaya yardımcı olarak ve devam eden işi göstermek ve paylaşmak için geniş yüzeyler sunar. Bu yapılandırma sınırları tanımlamıştır, ancak görsel erişim için geçirgenliği vardır.


Cove

‘Cove’, bireysel iş noktalarının veya ortak alanların yakınında bulunan ve insanların kısa bir süre boyunca buluşmalarını ve bağlantı kurmalarını sağlayan küçük alanlardır. Katılımcıların etrafındakileri rahatsız etmek istemediği küçük ve hızlı toplantılar için idealdir. Bu nedenle, ‘Cove’ ofisin geri kalanını rahatsız etmemek için yeterli bölümlere sahip olmalıdır ve ayrıca sabit veya kişisel teknolojiler için bağlantılar yoluyla uzak katılımcıları dahil etme olasılığı göz önünde bulundurulmalıdır. Bu alanlar genellikle birbirine yakın çalışan kişiler tarafından kullanılır.

Workshop

Workshop’, insanların yeni fikirler üretmek ve çalışmalarını artırmak için birlikte çalışması için ideal ortamı sağlar. Yeni eserleri görmek ve yaratmak için analog ve dijital yüzeylere ve araçlara kolay erişim olanaklarına sahip olmalıdır. Bu alanlarda insanlar fiziksel olarak bulunmasalar bile kolayca görebilir ve duyabilirler. Farklı mobil mobilya çeşitliliği dağılımı ve gruplandırılması, insanların çalışma alanı için en uygun olanı seçmelerine ve düzenlemelerine izin verirken, yeterli dolaşım alanı hareketi teşvik eder. https://www.archdaily.com/923422/how-to-design-comfortable-and-efficient-offices-individual-workspaces

Read more

Konforlu ve Verimli Ofisler Nasıl Tasarlanır -1

Çalışma deneyimize ilişkin her şey hızlıca değişirken sizlere “Konforlu ve Verimli Ofisler Nasıl Tasarlanır” sorusunun yanıtlarını arayan bir yazı dizisi hazırladık.

Birçok insanın çalışma şekli değişti, ancak çoğu ofis hiçbir mekânsal arayışa girmeden aynılığını korumaya devam ediyor. Yenilikçiliğin her duvarı yıkmak ve oyun alanı yaratmak anlamına gelmediği gerçeğini cebimize koyarak şunu unutmamalıyız ki bir ofisin tasarımında, her iş türünün ihtiyaçları ve detayları ayrı olarak dikkate alınmalıdır. Her işleve özel, alanları düzenlemek için daha iyi ve daha kötü yollar vardır ki kimi yapılandırmalar belirli etkinlikler için işe yararken diğerleri için anlamsız sonuçlar doğurabilir. En önemli husus, çalışma alanlarının konsantrasyon ve odak için boşluk sağlarken etkileşime izin vermesidir. Ofiste geçirdiğimiz bir gün boyunca farklı yerlere otururuz; konsantrasyon arar, konuşur, toplantılara katılır ve yeni fikirleri tartışırız. Alanın yapılandırması kadar iş verimliliği için de konfor çok önemlidir. Aydınlatma, sıcaklık, gürültü, masa yüksekliği ve koltuk konforu bu denklemin bir parçasıdır. Kendini rahat hissetmeyen bir kişi, çalışmaları hakkında düşünmek yerine, rahatsızlıklarının nedenini düşünüyor olacaktır.

 

Geleceğin ofisleri, inovasyonu ve uygulamayı yürüten yetenekleri çekmeli, teşvik etmeli ve elinde tutmalıdır ve aynı zamanda her şirketin stratejisini hayata geçirmesi çok önemlidir. Ofis çalışma alanlarının, meslektaşlarla paylaşılan çalışmalarla manevi bir bağlantıyı kolaylaştırmak, üretkenliği ve verimliliği artırmak için bir platform oluşturmak ve doğal bir insan etkileşimi ve yaratma deneyimini teşvik etmek için tasarlanması önemlidir.

Herman Miller, karmaşık günlük aktiviteleri ve değişen iş çözümü ihtiyaçlarını anlamaya dayanan bir dizi ürün geliştirmiştir. “Living Office” adı verilen bu güncel anket, insanların herhangi bir ofiste ve herhangi bir işyerinde gerçekleştirdikleri 10 ortak etkinliğin analizi üzerinedir. Ofis projelerini tasarlamanıza yardımcı olacak bu iki bölümlü rehberin alt başlıkları şöyledir: ‘Bireysel Çalışma’, ‘Grup Çalışması’, ‘Fikirlerin Sunumu ve Tartışılması’ ve ‘İş ve Çatışma’.

Bireysel Çalışma: Haven
Haven, kapalı bir oda, ev ofisi veya duvarları bölerek korunan bir alan olabilir. Bu alan dikkatinizi dağıtmadan konsantre bir şekilde çalışabileceğiniz ama aynı zamanda rahatlayabileceğiniz bir barınak olarak çalışıyor. Kullanım amacına bağlı olarak, bu konfigürasyon bir çalışma yüzeyi ve ergonomik bir koltuk sunduğu gibi daha rahat bir görünüm sağlar. Teknolojinin ve diğer araçların kişisel kullanımı için uygun bir değerlendirme sağlamanın yanı sıra, ‘çalışma alanının’ ortasında ortak bir barınak bulunabilir.

Hive

Genel olarak, ‘Hive’, birkaç kişinin uyumlu, bireysel ve işbirliği içinde çalışabileceği bir ortam sağlayan bir grup iş istasyonudur ve verimliliği artırmak için ortak alandan yararlanır. Yapılandırması bireysel çalışma noktaları ve ergonomik koltuklardan oluşan bir kombinasyon sunar. Mekansal bölünmelerdeki farklılıklar, depolama alanlarının sayısı ve limitleri, mekanın karakterini ve geliştirilecek işi tanımlar. Diğer ergonomik hususlar, sabit ve ayarlanabilir teknolojilerin yerleştirilmesini içerebilir.

Read more

Açık Ofis Tasarımı İçin Ses Yalıtım Önerileri

İş hayatında açık ofis anlayışı hakim olduğu sürece, gürültü problemi de var olmaya devam ediyor. Bu sebepten ötürü modern çalışma alanlarının tasarımında kurumsal tasarımcılar ve şartname belirleyiciler, gürültü seviyesini ve çalışanların bireysel alanlara duyduğu ihtiyacı dikkate almalıdır.

Interface tarafından 2019 yılında düzenlenen ‘What’s That Sound?’ isimli Çalışma Alanı Akustik Araştırması’na göre, gürültülü ofis ortamları stres ve huzursuzluk düzeyinde ciddi bir artışa sebep oluyor. Araştırmaya katılanların %50’sinin verdiği yanıta göre, gürültü seviyesi çalışan adaylarının bir işi kabul etmesinde önemli bir etkiyi sahip.

Peki gürültü probleminin altında yatan esas sebep nedir? Bu sorunun temel kaynağı yüksek oranla ofis tasarımındaki zayıflıklardan geliyor.

Açık ofis planı anlayışının ardında yatan esas gaye işbirliğini teşvik etmek olsa da, Harvard Business School tarafından yapılan bir araştırma gösteriyor ki, bu düzenleme biçimi ustaca tasarlanmadığı vakit çalışan üretkenliğini ve işbirliğini negatif yönde etkileyebiliyor. Interface’in akustik araştırmasının sonuçlarına göre, Dünya üzerindeki çalışanların yaklaşık üçte biri (%32) açık bir ortamda kendilerine tahsis edilen bir masada veya iş istasyonunda çalışıyor. Fakat tüm katılımcıların yalnızca %31’i, işverenlerinin telefon konuşmaları ve birebir görüşmeler için kendilerine özel alanlar sağladıklarını belirtiyor.

Gürültüyle ilgili endişeleri ortadan kaldırmak adına işbirliğinin önünü kesmek, fayda sağlayacak bir çözüm değildir. Bunun yerine tasarımcılar, çalışanların farklı ihtiyaçlarına ve çalışma biçimlerine uyum gösterecek ve materyal seçimiyle ses yalıtımını hesaba katacak ofisler tasarlamalıdır.

Kaynak: https://blog.interface.com/sound-advice-open-office-design/

Read more

Çalışma Alanında Yaratıcılık ve İnovasyon Nasıl Teşvik Edilir?

İnovasyon ne demektir? İnovatif olmak ne anlama gelir?

Interior Design ve Interface ev sahipliğinde düzenlenen İnovasyon Konferansı’nın açılışında katılımcı konuşmacılar; inovasyonun perakende satış, kuruluşlar ve sürdürülebilirlik bazında nasıl etki gücüne sahip olduğu konusunda kendi bakış açılarını paylaştılar. (Tüm günün özeti için, Interior Design’ın tam kapsamlı etkinlik haberine göz atabilirsiniz.)

Peki, günün en önemli çıkarımlarından biri neydi? İnovasyon ancak yaratıcı düşünceye müsaade eden fiziksel ve psikolojik bir mekân tasarladığınızda gerçekleşir.

Tasarım Odaklı Düşünme Modelini Alt Üst Etmek

Problem çözme ve inovasyon için popüler bir  çalışma çerçevesi çizen tasarım odaklı düşünce, beş aşamalı süreciyle tasarımcılara problemleri sistematik bir şekilde ele almalarına olanak tanımaktadır.

Yüzyıldan fazladır şirket mirası olarak zamana adapte olmayı ve yenilenmeyi benimsemiş IBM gibi firmalar, tasarım odaklı düşünceyi bir adım öteye götürmüşlerdir.  IBM’i bu misyonu edinmeye iten IBM Tasarım Odaklı Düşünce Sistemi veya başka deyişle  ‘girişimci düşünce’, tasarımcıları görevler arası ekiplerin içine dahil ederek, tasarım odaklı düşünceyi Dünya çapında uygulandığı ekipler üzerinde evrensel yaklaşım haline getirmeyi amaçlamaktadır.

‘‘IBM bizim üzerinde çalıştığımız şeyi değiştirdi, şimdi ise bizler nasıl çalıştığımızı değiştirmeye çalışıyoruz. Problemlerin kendilerinin uyarlandığı gibi, bizim problemleri çözme yollarımız da uyarlanmalıdır.’’ – Seth Johnson, IBM Tasarım Programı Direktörü

Girişimci tasarım odaklı düşünce, normal tasarım odaklı düşünce sürecini ‘gözlemle, yap, yansıt’ döngüsüne sadeleştirmektedir.

Standart tasarım odaklı düşüncenin doğrusal çerçevesinden ziyade; IBM’in girişimci modeli ekiplere sürecin ihtiyaç duyulan noktasından başlama şansı vererek, daha verimli ve inovatif çalışma düzeni yaratmaktadır.

Tasarım Odaklı Düşünce Kuruluşlarda Nasıl Var Olacak?

IBM bugün bulunduğu konuma nasıl geldi? Bu sorunun cevabı IBM’in yarattığı, yaratıcılığı teşvik eden ve ‘kavramsal çeşitliliği’ destekleyen kültürün altında yatıyor.

Peki diğer kuruluşlar IBM’in bu yaklaşımını nasıl uygulayabilir? İş yerinde güven ve işbirliğini odak edinerek, yönetici koçu ve Innovators + Influencers kurucusu Michael O. Cooper, şirketlerin bu amaca ulaşmak için uygulaması gereken adımları şöyle sıralıyor:

  1. Psikolojik güveni sağlayın.
  2. Kavramsal çeşitlilik üreten ekipler yaratın.
  3. Kurum içinde yüksek düzeyde güven kültürü inşa edin.
  4. Çalışanlara bağımsız yetkiler verin. Merak ve deneyimleme duygularını teşvik ederek, bir sebebe dayalı olmak üzere yapılan hataların arkasında durun.
  5. Kaliteli işleri ve gösterilen çabayı takdir edin.
  6. İş sıralaması oluşturmak için zaman ve çaba harcayın. Sadece e-posta yoluyla il planını takip edemezsiniz.
  7. İşbirliğini beslemek adına çalışanlara işlerini yapmalarını için ihtiyaç duydukları bilgileri sağlayın.
  8. Bürokrasiyi azaltın ve mümkünse ortadan kaldırın.
  9. Yeterli kaynakları ve zamanı yaratın.
  10. Ekseriyetle destek, rehberlik ve geri bildirim sağlayın.
  11. Mekân ve zaman kavramlarını yakınsak ve ıraksak düşünce için elverişli hale getirin.
  12. Daha ilgi çekici işler bulun veya yaptığınız işi daha ilginç kılmanın yollarını araştırın.

Bu husustaki anahtar nokta, dıştan gelen inovasyonun içten gelen yaratıcılık tarafından yönetildiğidir. Şirketlerin ayak uydurması gereken ise, çalışanlarına yaratıcılıklarını ortaya koymalarına müsaade etmek ve işlerine anlam katabilmeleri için psikolojik açıdan ideal karakterde bir mekân yaratmaktır.

Kaynak: https://blog.interface.com/en-uk/creativity-innovation-in-the-workplace/

 

 

 

Read more