Bazı işleri uzaktan başarıyla gerçekleştiriyor olsak da ortak bir amaç için birleşmiş insanlarla dolu bir alanın kolektif enerjisini, etkisini ve rahat toplantı alanlarındaki beyaz tahtaları, post-it notlarını, dijital ekranlar üzerine fikirlerimizi sunmayı özledik. Uzaktan çalışarak, çevikliği ve yeniliği teşvik etmek için özel olarak tasarlanmış alanlarda, firmaların üretirken ve büyümek için ihtiyaç duyduğu yaratıcılığı, yüz yüze çalışmanın içsel insan deneyimini kaçırıyoruz. Biliyoruz ki yeni fikirler yaratan ve karmaşık sorunları çözen üretim, çalışma şeklimizin bir parçası.
Sosyal bağlantının güven ve güçlü bağlar oluşturduğu çok net ancak uzaktan çalışmaya uyum sağlama yeteneğimiz, zaman içinde kendiliğinden oluşan etkileşimler ve elverişli bir ortamda kişisel olarak gerçekleşen becerilerimizle inşa edilen ilişkilere bağlıdır.
COVID-19 hepimizi eve göndermeden önce sosyalleştiğimiz, iş birliği yaptığımız, odaklandığımız ve gençleştiğimiz ortak alanlar – veya yardımcı alanlar – iş deneyimimizi epey geliştirmişti. Peki geri döndüğümüzde, sevdiğimiz bu alanlar güvenlik kaygıları nedeniyle kaybolacak ya da değişecekler mi? Aylarca ayrı çalıştıktan sonra, çalışanlar artık ofise geri dönmek istemelerinin ana sebebinin başka insanlarla birlikte olmak, sosyalleşmek ve uzaktan mümkün olmayan şekillerde iş birliği yapmak olduğunu söylüyorlar. Bu nedenle ofiste bu çalışma modlarını ve özellikle iş birliğini destekleyen çok çeşitli alanların ortadan kalkmayacağını daha da arzu edilir hale geleceğini öngörüyoruz. Fakat şüphesiz ki COVID sonrası çalışma alanlarının yeni gereksinimlerini karşılamak için şimdi ve kısa vadede değişiklikler gerekecektir.
İş yerinde sosyalleşmek ve iş birliği yapmak için bir araya gelmek, yeni ofisin gerçekleştirebileceği en büyük amaç haline gelecektir.
Ofise geri döneneler, evden ilham alan, performansı destekleyen daha konforlu ortamlarda çalışmaya ve bir arada üretmeye olanak veren mekanlara çekilmeye devam edecekler. Biliyoruz ki bu amacı destekleyen ortak alanlar, işyerinde de memnuniyetle karşılanan bir sıcaklık ve enerji getiriyor. Ancak bu alanları cazip kılan özellikler – daha yumuşak mobilyalar, gösterişli malzemeler, işlenmiş yüzeyler – yeni güvenlik endişelerini de dikkate alarak seçilmeli.
Artık ortak alanlar, daha güvenli bir çalışma ortamı yaratmak için gerekli olan fiziksel mesafe ve temizlik protokollerini desteklemeye doğru dönmeliler. Çalışanların en çok keyif aldığı bu alanlar, yalnızca üretkenliği artırmak için değil, aynı zamanda bunları kullanan kişilerin de güvende olmalarını ve kendilerini güvende hissetmelerini sağlamak için uyarlanmalı veya yaratılmalılar.
Alan ihtiyacını güvenlik ihtiyacıyla dengelemeye çalışıyoruz.
Çalışanlar, sadece iyi sosyal etkileşimleri teşvik eden psikolojik güvenlik duygusuyla değil aynı zamanda daha güvenli olmalarını sağlamak için gereken fiziksel mesafe ile de kendilerini rahat hissediyorlar. Ortak paylaşılan alanlar, COVID-19 süreciyle birlikte, psikolojik ve fiziksel olarak her zamankinden daha fazla performans göstermeliler. Steelcase olarak daha etkili sonuçlara rehberlik etmek için aşağıdaki tasarım stratejilerini kullanmaya başladık.
Performans İlkeleri
COVID-19’dan önce verimli çalışmak için hem arzu edilen hem de üretken yerler olan ortak alanların tasarımına rehberlik edecek bir dizi performans ilkesi oluşturmuştuk. COVID-19 sonrası dünyada, bu ilkeler, yüksek performanslı sosyal ve işbirlikçi alanların tasarlanması için temel olmaya devam ederken, yoğunluk, geometri ve bölünmeyi ele alarak çözülebilecek yeni tasarım zorlukları ortaya çıkardı. Önemsediğimiz en önemli başlıklar şöyle:
Yakınlık
Yakınlık ve yoğunluk insanları bir araya getirmeyi amaçlayan ortak alanlar için en büyük tasarım zorluklarından bazılarını oluşturur. İnsanların insanlara yakınlığı artık yeterli fiziksel mesafenin sağlanmış olmasını gözetmelidir. İnsanların teknolojiye yakınlığı ve açık alanlarda toplantı araçları, kapalı alanların gerekleriyle eşleşmeli ve aynı anda uzak katılımcıları da bünyesine katabilmelidir. Mobilyanın mobilyaya olan yakınlığı, yoğunluğu dikkate alarak mesafeli davranışları özendirmelidir.
Mahremiyet
Mahremiyet ister akustik, görsel, bilgilendirici ya da bölgesel anlamda olsun günümüzün ortak alanlarını üretken kılmak için hala kritik bir konudur. Her bir mahremiyet biçimi psikolojik rahatlık ve güvenlik duygusu yaratmaya, insanların kendilerini rahat hissetmelerine, fikirlerini paylaşmakta özgür olmalarına ve işi görünür kılmalarına yardımcı olur. Ancak bölgesel mahremiyet, güvenlik için ek bir öneme sahiptir. Ekranlar veya bölüm ekleme, yalnızca bir alan talep etmenize yardımcı olmakla kalmaz, aynı zamanda kullanıcıları bitişik çalışma alanlarındaki veya doğrudan trafik akışındaki insanlardan korumak için sınırlar oluşturabilir.
Postür
Oturmak, uzanmak, tünemek, ayakta durmak gibi bir dizi postürü elde etmek, farklı iş türlerinin daha etkili bir şekilde yapılmasını sağlayarak sağlık ve esenliğe katkıda bulunur. Çeşitli oturma tipleri, daha fazla veya daha az mesafe yaratmada daha fazla esneklik sağlayabilir ve gerektiğinde mobilya düzenlemelerinin geometrisi ile değişikliklere olanak sağlayabilir.
Kişisellik
Paylaşılan alanların estetiği, bir firmanın marka ve kültürünün niteliğini belirlemeye yardımcı olmak için genellikle tasarımı yönlendirir. Marka kimliği ile olan bu bağlantı çalışanlar için çekici ve aidiyet veren bir durum oluşturur. Yüzeylerden virüs bulaşması üzerine araştırmalar devam ederken, pandemi, günümüzün ortak alanlarındaki evlerden ilham alan kumaşlar ve yüzeyler için temizlenebilirliğe yeni çözümler geliştirdi.
Esenlik (Wellbeing)
Paylaşılan alanlar, tasarım yoluyla çalışanların esenliğini daha da zenginleştirmekteler ve daha iyi hissetmemizi sağlıyorlar. Farklı postür halleri, üretkenliği etkileyen fiziksel stresi azaltarak aktif iş birliğini veya rahat sohbeti teşvik ediyorlar. İç mekanı, dış mekanın canlı duvarlarından, doğal malzemelerden, desenlerden ve paletlerden oluşturarak biyofili ile donatmak hem hava kalitesini iyileştirerek bizi doğanın sakinleştirici etkilerine bağlar hem de daha iyi sağlık ve esenlik için katkı sağlar. Araştırmalar, açık havada temiz havaya erişimin sadece ruh halimiz için iyi olmadığını, aynı zamanda hava akışı nedeniyle iç mekanlardan daha güvenli olabileceğini gösteriyor. Sosyalleşme ve iş birliği için alanlar oluşturmak üzere dış mekanlardan yararlanmak, daha güvenli çalışma ortamları için daha da fazla seçenek sunmaya olanak vermekte.
Firmalar, ileriye dönük olarak, çalışanların etkili ve sağlıklı kolullarda yüz yüze gelerek zorlukların üzerinden gelmelerini sağlayacak ve bu sayede birlikte çalıştıklarında elde edilecek büyüme ve yeniliği yaptıkları teşvik ile rekabetçi kalabilecekler. Çalışanlar, fiziksel, bilişsel ve duygusal esenliklerini destekleyen zorlayıcı bir ortama geri dönmenin güvenli olduğu konusunda güvence aldıklarında ve olmaları gereken yerde olmaktan çok olmak istedikleri bir yerde çalıştıkları için bu yaklaşıma sahip çıkacaklar.
Tasarımsal Zorluklar
COVID-19 dünyasında daha güvenli çalışma ortamları yaratmanın yeni konularını incelerken, aşağıdaki üç ana tasarım zorluğunu keşfettik: fiziksel mesafe, sirkülasyon rotaları ve mekansal bağlam. İnanıyoruz ki uzaklık ve yoğunluğu ve bunların mevcut bir mekansal bağlam içindeki sirkülasyon rotaları ile ilişkisini anlamak, ortak alanlarda gelişen güvenlik yönergelerini çözmenin anahtarıdır.
Metnin Orjinali için: